Ana içeriğe atla

Olağanüstü Bir Gece - Stefan Zweig Son Kısım

    Umutsuzluk - Eugene Laermans

   Ben yaşamı daha önce hiç bu denli arzuyla yaşamamıştım -bundan eminim ve şimdi biliyorum ki, kendiyle ilgili durumlar karşısında kayıtsızlaşan herkes (tek çare olarak) bir suç işleyecektir. Kendi kendimi anlamaya başladığımdan beri diğer pek çok şeyi de anlıyorum: Açlıkla bir vitrini seyreden birinin bakışları beni kahreder, bir köpeğin neşeyle sıçrayışı büyüleyebilir. Bir anda her şeyi görmeye başladım, artık hiçbir şey sıradan değil benim için. Gazetede her gün bana heyecan veren yüzlerce şey okuyorum (eskiden sadece eğlence ve müzayede programlarına bakmak için karıştırırdım), eskiden canımı sıkan kitaplar şimdi kendilerini bana açıyorlar. Ve en ilginci de insanlarla artık sohbet denilen şeyin dışında da konuşabiliyorum. Yedi yıldan beri yanımda çalışan uşağımla ilgilenmeye başladım, onunla sık sık konuşuyoruz, eskiden hareketli bir sütunun önünden geçer gibi görmeden önünden geçip gittiğim apartman görevlisi geçenlerde bana küçük kızının ölümünü anlattı, bu beni Shakespeare'in trajedilerinden daha fazla etkiledi. Sanirim bendeki bu değişim -kendimi ele vermemek için dıştan bakıldığında o sıkı terbiyeden geçmiş can sıkıcı çevrenin içindeki hayatıma devam ediyor olsam da, giderek gözle görülür bir hal almaya başladı. Bazı insanlar bana karşı beklenmedik bir içtenlik göstermeye başladılar, bu hafta üçüncü kez sokakta tanımadığım köpekler yanıma geldi. Arkadaşlarım, bir hastalıktan kurtulmuş biriyle konuşur gibi beni gençleşmiş bulduklarını söylüyorlar.
   Gençleşmek mi? Gerçek anlamda yaşamaya daha yeni başladığımı sadece ben biliyorum. İnsanların geçmişte kalan her şeyin hep bir hata ve ileriye bir hazırlıktan ibaret olduğunu sanmaları genel bir delilik hali herhalde ve sanırım soğuk bir kalemi sıcak, yaşayan elime alıp da kuru bir kâğıdın üstünde yaşıyor olduğumu anlatmaya çalışırken kendi göstermiş olduğum cüreti de anlıyorum. Fakat bu bir delilik de olsa, beni mutlu eden ilk delilik bu; içimi isitan, duyularımı açan ilk delilik bu. Kendi uyanış mucizemi burada anlatırken bunu sadece kendim için yapiyorum ve yaşadığım her şeyi kendi sözcüklerimin bana anlatabileceğinden çok daha derinden hissediyorum. O geceden arkadaşlarımdan hiçbirine söz etmedim; içimin bir zamanlar ne kadar ölü olduğunu asla bilmediler, şimdi nasıl çiçek açtığımı da asla anlamayacaklar. Canlılıkla yaşadığım bu hayatın ortasında ölümle karşılaşırsam ve bu satırlar başkalarının eline geçerse de bu olasılık beni hiç korkutmuyor ve üzmüyor. Çünkü öyle bir anın büyüsünü tatmamış olan biri, tek bir gece içinde yaşanan ve görünürde birbirleriyle hiç ilgisi olmayan böylesine tesadüfi olayların neredeyse sönmüş bir hayatı bir büyü gibi yeniden ateşleyebileceğini altı ay önce ben ne kadar anlayacak olsaydım ancak o kadar anlayabilir zaten. Böyle birinden utanmam, çünkü beni anlamaz. Fakat bütünlükten haberdar olan biri yargılamaz ve gururdan kurtulmuştur. Onun karşısında da utanmam, çünkü beni anlar. Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.

Olağanüstü Bir Gece - Stefan Zweig
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
9. Basım 
Sayfa 67-68-69

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tutunamayanlar - Oğuz Atay Kitabından Alıntılar

 1.   "Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu." (syf 31) 2. "İnsanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor." (syf 32) 3. "Bir cümle kaldı yalnız aklında: ''Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.'' (syf 36) 4. "Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra; vücudun her parçasında, başlangıçta bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, dokunmanın mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutuverir insan." (syf 36) 5. “Karı-kocanın birbirleriyle ve çevreleriyle durmadan yarışmasını anlamıyorum." (syf 36) 6.  "Kötülükten ancak kötülük çıkar. Bayağılık insan ruhunu öldürür." (syf 77) 7. "Sınıfta tahtaya kalktığım zaman, gene, şiirleri en iyi ben okuyordum; çünkü öğrenmiştim en çok bağıranın en iyi şiir okumuş sayıldığını. Ve öğretmenimin bu zayıf tarafını keşfeden tek akıllı öğrenciydim." (syf 77) 8. “Vazgeçiyorum, bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum; beni

İnsanın Acısını İnsan Alır - Şükrü Erbaş / Alıntılar

1.  "Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte...İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık." (syf 110) 2. “Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık,yüzün her bulutlandığında. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış,bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine.” (syf 7) 3.  "Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden iş

Aşka Dair Nesirler - Ümit Yaşar Oğuzcan / 65 Alıntı

1. "Birazdan güneş doğacak Doludizgin atlılar geçecek yüreğimden Seni düşüneceğim." (syf 5) 2.  "Bir yeşil elbisen vardı Bir siyah ayakkabın vardı Bir gözlerin vardı Bir dudakların vardı Bir sen vardın Ama ben yoktum o sokakta." (syf 12) 3. " Tut ki ben beyazpeynirim ben zeytinim Al Ekmeğine katık et beni." (syf 11) 4.  "Kapılara sığmıyor umutsuzluğum." (syf 14) 5.  "Tanyerinde unuttuk gözlerimizi." (syf 18) 6.  "Yaşamaksa sensiz mümkün değil." (syf 19) 7.  "Birazdan gece olacak Ağır kılıçlar parçalayacak yüreğimi Pis bir koku gibi çökecek üstüme yalnızlığım." (syf 19) 8.  "Senin yeşilinde unuttum siyahlığımı." (syf 25) 9.  "Git diyorsun   Nereye gideyim  Ümitlerim ne olacak  Bunca şiirleri kim söyleyecek sana  Kim anlatacak dünyaya sığmayan güzelliğini." (syf 33) 10.  "Sevebildiğim kadar insanım ben."