Ana içeriğe atla

Bulantı - Jean-Paul Sartre / 33 Alıntı

 


1. "Günce tutmanın tehlikeli yanı budur sanırım: insan her şeyi büyütmeye, tetikte durmaya, doğruları durmadan zorlamaya kalkar."

(syf 13)

2. "Sokaklarda da ne idüğü belirsiz bir yığın gürültü sürüp gidiyor."

(syf 18)

3. "Şimdi kimseyi düşünmüyorum, sözcükleri bulmak için bile çabalamıyorum. Kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş bir şeyler akıyor içimde: Dokunmuyorum, bırakıyorum gitsin. Sözcüklere bağlanamadığım için düşüncelerim çoğu zaman karmakarışık. Belirsiz ve hoş şekiller halinde belirip sonra kayboluyorlar, hemen unutuyorum onları."

(syf 21)

4. "İnsan yalnız yaşayınca, anlatmanın bile ne olduğunu unutuyor."

(syf 21)

5. "Bütün bu insanlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Tanrı aşkına, hep birlikte aynı şeyleri düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar."

(syf 23)

6. "Saat üç. Bir şey yapmak istediğinizde, ya çok geç ya da çok erken bir saat. Öğleden sonra acayip bir an."

(syf 30)

7. "Serüvenler kitaplarda yer alır. Kitaplarda anlatılanlar hayatta da gerçekleşebilir tabii, ama aynı biçimde değil. Oysa benim için gerçekleşme biçimi önemliydi."

(syf 63)

8. “Yaşarken başımızdan hiçbir şey geçmez. Dekorlar değişir, kişiler girer çıkar yalnız. Başlangıçlar da yoktur; günler anlamsız bir biçimde birbirine eklenir durur; sonu gelmez tekdüze bir ekleniştir bu.”

(syf 66)

9. "Hiçbir şey değişmedi, ama yine de her şey başka bir biçimde var olup gidiyor. Anlatamıyorum. Bulantıya benziyor bu, ama aynı zamanda onun tam tersi."

(syf 86)

10. "Yapayalnızım ama bir kente inen ordu gibi yürüyorum."

(syf 87)

11. "Yeryüzünde şu serüven duygusu kadar bağlı olduğum başka şey yok belki. Ama bu duygu istediği zaman geliyor, sonra hemen kaçıp gidiyor. Gittiği zaman nasıl bomboş kalıyorum."

(syf 88)

12. "Hayatımla ilgili olarak bildiğim her şeyi, kitaplardan öğrendim gibime geliyor."

(syf 100)

13. "Ben geçmişimi nerede saklayacağım? Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız. Onu koyacak bir eviniz olmalı. Gövdemden başka şeyim yok benim. Yapayalnız bir adam, salt gövdesiyle anıları durdurup saklayamaz. Anılar üzerinden geçip gider onun."

(syf 101)

14. "Şu boşa harcanan gökyüzünün altında rasgele yürüyorum."

(syf 109)

15. "Dayanacak sağlam bir şey, beni düşüncelerimden koruyacak bir sığınak aradım. Bulamadım."

(syf 114)

16. "Dünyanın her gün aynı yüzle ortaya çıkma nedeni tembellik sanırım. Ama bugün değişmek istiyor sanki. Öyleyse her şey, evet her şey olabilir."

(syf 118)

17. "Çevreme kaygılı gözlerle baktım, şimdiden başka bir şey yoktu. Şimdileri içinde kabuk bağlamış, hafif ve sağlam mobilyalar, bir masa, bir yatak, bir aynalı dolap ve... ben. Şimdinin gerçek özü kendini açığa vuruyordu: Şimdi var olandı, şimdi olmayan hiçbir şey var değildi. Geçmiş var olan bir şey değildi. Hem de hiç. Ne eşyada ne de düşüncemde. Kendi geçmişimin benden kaçtığının çok uzun zamandan beri farkındaydım. Ama önceleri ulaşamayacağım bir yerde olduğuna inanıyordum. Benim gözümde geçmiş bir tür emeklilikti sadece: Bir başka var olma biçimi, bir tatil ve hareketsizlik haliydi. Rolünü oynayan her olay, usulca bir kutunun içine çekiliyor ve bir fahri olaya dönüşüyordu: Hiçliği düşünmek bu kadar zordur işte. Artık biliyorum: Şeyler göründükleri gibi, onların ardında... hiçbir şey yok."

(syf 143)

18. "Düşünmeyi durdurabilsem iyi olacaktı. Düşünceler her şeyden daha yavan. Etten bile yavan. Uzayıp dururlar, bitmez tükenmezler ve insanın ağzında acayip bir tat bırakırlar."

(syf 148)

19. "Düşünmek istemiyorum. Düşünmek istemediğimi düşünüyorum. Düşünmek istemediğimi düşünmemem gerek."

(syf 149)

20. "Başkalarının gençliğinden duygulanacak çağa erişmiş bulunuyorum şimdi."

(syf 159)

21. "Tedirgin değiller, sarı duvarlara ve insanlara güvenle bakıyorlar, dünyayı şu haliyle makul buluyorlar; ikisi de belli bir süreliğine hayatının anlamını, ötekinin hayatında buluyor. Yakında ikisinin tek bir hayatı olacak: Anlamdan yoksun, ağır ve kayıtsız bir hayat, gelgelelim bunun farkına varmayacaklar."

(syf 159)

22. "Çıkmak, herhangi bir yere gitmek istiyorum. Gerçekten kendi yerimi bulacağım, içine yerleşeceğim bir yere... Ama benim yerim diye bir şey yok; ben fazlalığım."

(syf 179)

23. "Benim için hiçbir şeyin önemli olmaması çok acayip, korkuyorum bundan."

(syf 180)

24. ''Bir yığın tedirgin, kendinden sıkılmış, var olandan başka bir şey değildik."

(syf 188)

25. “Varoluş, insanın sıyrılamadığı bir doluluktur.”

(syf 196)

26. "Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin... Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapmayacağımı biliyorum."

(syf 211)

27. "Hiçbir yaşama nedeni kalmadı artık, denediğim bütün nedenler beni bıraktı, yenilerini de tasarlayamıyorum. Daha genç sayılırım, yeniden başlamaya yetecek gücüm var. Ama nereden başlamalı?"

(syf 226)

28. "Bahçeler boyunca uzayan şu beyaz sokakta yalnızım. Yalnız ve özgür. Ama bu özgürlük ölüme benziyor biraz."

(syf 227)

29. "İki kent arasındayım, biri beni bilmiyor, öteki de artık tanımıyor."

(syf 244)

30. “Ben” deyince bir boşluk duygusuna kapılıyorum. Öyle unutulmuşum ki, kendimi iyice hissetmek elimden gelmiyor. Benden kalan bütün gerçeklik, varolduğunu hisseden varoluş sadece.

(syf 244)

31. Saksofonun dört notası. Gidip geliyor, "Bizim gibi yapmak, ölçüye göre acı çekmek gerekir,” diyorlar sanki. Evet, doğru! Ben de böyle acı çekmek isterim tabii. Ölçüyle, hoşgörüye kapılmadan, kendime acımadan, kupkuru bir katışıksızlıkla acı çekmek.

(syf 251

32. "Ama bardağımın dibindeki bira ılıksa, aynada koyu renkli lekeler varsa, fazlalıksam, en içten ve en katışıksız acım, ayıbalığı gibi, hem bir yığın et hem geniş bir deri ve insanın içine dokunan ıslak fakat kötücül gözlerle sürüklenip hantallaşıyorsa bu benim kabahatim mi?"

(syf 251)

33. "Bir şeyin hafifçe bana dokunduğunu hissediyorum ama kıpırdamaya cesaret edemiyorum çünkü kaçmasından korkuyorum. Unutmuş olduğum bir şey: Bir çeşit sevinç."

(syf 255)


"Some of these days
You'll miss me honey"






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tutunamayanlar - Oğuz Atay Kitabından Alıntılar

 1.   "Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu." (syf 31) 2. "İnsanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor." (syf 32) 3. "Bir cümle kaldı yalnız aklında: ''Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.'' (syf 36) 4. "Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra; vücudun her parçasında, başlangıçta bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, dokunmanın mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutuverir insan." (syf 36) 5. “Karı-kocanın birbirleriyle ve çevreleriyle durmadan yarışmasını anlamıyorum." (syf 36) 6.  "Kötülükten ancak kötülük çıkar. Bayağılık insan ruhunu öldürür." (syf 77) 7. "Sınıfta tahtaya kalktığım zaman, gene, şiirleri en iyi ben okuyordum; çünkü öğrenmiştim en çok bağıranın en iyi şiir okumuş sayıldığını. Ve öğretmenimin bu zayıf tarafını keşfeden tek akıllı öğrenciydim." (syf 77) 8. “Vazgeçiyorum, bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum; beni

Aşka Dair Nesirler - Ümit Yaşar Oğuzcan / 65 Alıntı

1. "Birazdan güneş doğacak Doludizgin atlılar geçecek yüreğimden Seni düşüneceğim." (syf 5) 2.  "Bir yeşil elbisen vardı Bir siyah ayakkabın vardı Bir gözlerin vardı Bir dudakların vardı Bir sen vardın Ama ben yoktum o sokakta." (syf 12) 3. " Tut ki ben beyazpeynirim ben zeytinim Al Ekmeğine katık et beni." (syf 11) 4.  "Kapılara sığmıyor umutsuzluğum." (syf 14) 5.  "Tanyerinde unuttuk gözlerimizi." (syf 18) 6.  "Yaşamaksa sensiz mümkün değil." (syf 19) 7.  "Birazdan gece olacak Ağır kılıçlar parçalayacak yüreğimi Pis bir koku gibi çökecek üstüme yalnızlığım." (syf 19) 8.  "Senin yeşilinde unuttum siyahlığımı." (syf 25) 9.  "Git diyorsun   Nereye gideyim  Ümitlerim ne olacak  Bunca şiirleri kim söyleyecek sana  Kim anlatacak dünyaya sığmayan güzelliğini." (syf 33) 10.  "Sevebildiğim kadar insanım ben."

İnsanın Acısını İnsan Alır - Şükrü Erbaş / Alıntılar

1.  "Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte...İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık." (syf 110) 2. “Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık,yüzün her bulutlandığında. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış,bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine.” (syf 7) 3.  "Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden iş