Ana içeriğe atla

İçimizdeki Yamyam "Hannibal"

    *Bu yazı Hanibal dizisi ile ilgili genel bir bakış içermektedir. Dizi ile ilgili daha detaylı incelemeler gelecektir.*


     
    Hannibal , 4 Nisan 2013 yılında hayatımıza girmiş konusu itibari ile bir suç, dram ve korku dizisidir. IMDB de 202.682 kişi tarafından oylanmış ve 8.5 puana sahiptir. Yapımcılığını Bryan Fuller’in yaptığı, konusunu ve karakterlerini Thomas Harris’in Red Dragon romanından alan bir NBC (Nuri Bilge Ceylan değil:) dizisidir. Yayın hayatı uzun soluklu olmasa da 3 yıl sürmüştür. Kanal diziyi düşük reytingleri sebebiyle 22 Haziran 2015 de iptal etmiştir. (Dizin son bölümü 27 Ağustos 2015 de yayınlanmıştır.) Dizinin geri dönme ihtimali hala canlılığını sürdürse de şu anlık somut bir adım bulunmamaktadır.


   
    Kısaca konusunda değinmek gerekirse dizi bir polisiye dizisidir. Her bölüm farklı bir cinayeti konu alsa da bölümler ilerledikçe vakalar arası bağlantılar gözden kaçırılmamalıdır. Bu diziye sadece polisiye demek diziye haksızlık olacak zannımca. “Sanat eseri (masterpiece)” ifadesi bence kullanabilecek en mantıklı tanımlama bu dizi için. Dizi gerek birbirinden farklı cinayetleri gerekse de bunların seyirciye sunumu itibari ile bile sanatsal sayılabilir. Ancak bir de yemeklerin yapılış ve sunum sahneleri ve de hayatınızı sorgulatacak diyaloglarını sayarsak işin içinden çıkamayız galiba.

    Gelelim dizinin kastına, ana karakterlerden olan Hannibal (Mads Mikkelsen) ve Will Garaham (Hugh Dancy) diziden çok daha önce King Arthur (2004) filminden tanışıyorlarmış ve hatta dizi için Mads’i öneren de Hugh Dancy olmuş. Ne diyelim en doğru olanı yapmış. Zira Hannibal karakterini daha önceden Brian Cox (Manhunter 1986),  Gaspard Ulliel (Hannibal Risinig 2007) ve büyük üstat Anthony Hopkins’ten (The Silence of the Lambs 1991 – Hannibal 2001) izlemiştik. Bu aktörlerden sonra  Mads Mikkelsen’ın nasıl bir performans göstereceği merakla beklenmiş ve ben kimsenin hayal kırıklığına uğradığını sanmıyorum açıkçası. Hannibal karakteri o kadar oturdu ki Mads’in üzerine artık Anthony Hopkins’ten bile daha çok çağrıştırıyor olabilir çoğumuz için. Tabi ki dizi sadece bu iki karakterden oluşmuyor. Laurence Fishburne, Caroline Dhavernas ve Gillian Andersan gibi önemli oyuncular da yer alıyor ama dizinin bütün kastını saymaya niyetim yok tabi. Dizi daha önceden de bahsettiğim gibi Thomas Harris’in Red Dragon kitabından uyarlanmış olsa da bu kitap yazarın Hannibal ile ilgili tek kitabı değil. (Red Dragon 1981 – The Silence of the Hannibal 1988 – Hannibal 1999 – Hannibal Rising 2006) Dizi diğer romanlardan da kesitler barındırıyor olsa da temeli Red Dragon üzerinedir.. Diziden bahsederken yapımcısı Bryan Fuller’i biraz daha anmak gerek. Dizinin bitmesi hayranlarından çok onu üzmüş olsa gerek geri dönmesi için bayağı çabaladığı aşikar. Kendisini Twitter’dan takip edenler ne dediğimi daha iyi anlayacaktırlar.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tutunamayanlar - Oğuz Atay Kitabından Alıntılar

 1.   "Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu." (syf 31) 2. "İnsanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor." (syf 32) 3. "Bir cümle kaldı yalnız aklında: ''Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.'' (syf 36) 4. "Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra; vücudun her parçasında, başlangıçta bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, dokunmanın mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutuverir insan." (syf 36) 5. “Karı-kocanın birbirleriyle ve çevreleriyle durmadan yarışmasını anlamıyorum." (syf 36) 6.  "Kötülükten ancak kötülük çıkar. Bayağılık insan ruhunu öldürür." (syf 77) 7. "Sınıfta tahtaya kalktığım zaman, gene, şiirleri en iyi ben okuyordum; çünkü öğrenmiştim en çok bağıranın en iyi şiir okumuş sayıldığını. Ve öğretmenimin bu zayıf tarafını keşfeden tek akıllı öğrenciydim." (syf 77) 8. “Vazgeçiyorum, bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum; beni ...

İnsanın Acısını İnsan Alır - Şükrü Erbaş / Alıntılar

1.  "Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte...İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık." (syf 110) 2. “Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık,yüzün her bulutlandığında. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış,bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine.” (syf 7) 3.  "Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden iş...

Milena'ya Mektuplar - Franz Kafka / 19 Alıntı

1. "Birçok şeyin başka türlü olmasını isterdim." (syf 101)   2.  "Adımı da yitirdim! Küçüle küçüle “Senin” kaldı yalnız." (syf 76) 3.  "Dün geceyi, yarıma kadar sana yazmakla, geri kalan zamanı da seni düşünmekle geçirdim." (syf 83) 4.  "Korkarak, titreyerek, tetikte, bütün tüylerim diken diken olmuş bir durumda okuyorum mektuplarını... Odamdaki ekmek kırıntılarını kapmaya gelen serçeye benziyorum." (syf 84) 5.  "Şu yeryüzünde bana yetecek kadar sabır var mı dersin, Milena?" (syf 87) 6.  "Milena, Milena, Milena... Adından başka şey yazamıyorum. Yazmalıyım ama! Bugün şaşkınım, yorgunum ve sensizim Milena." (syf 89) 7.  "Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün istasyonda Milena: Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki." (syf 90) 8.  "Oysa ben bütün vaktimi, bütün vaktimden daha çoğunu, yeryüzünün bütün zamanlarını sana ayırmak istiy...