1. "Dodo, ne hüzün öldürür insanı ne de hasret!"
(syf 9)
2. "N'oldu, Zeze?"
"Hiç. Şarkı söylüyordum."
"Şarkı mı?"
"Evet."
"Demek ki kulaklarım sağır olmuş."
Acaba insanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor olabilir miydi? Sesimi çıkarmadım. Bilmiyorsa benden öğrenecek değildi.
(syf 14)
3. "Ben de büyüyünce bilgili olmak, şair olmak ve papyon takmak istiyorum. Bir gün papyonlu bir resim çektireceğim."
"Neden papyon?""Çünkü papyonsuz şair olmaz. Edmundo Dayı'nın bana gösterdiği dergilerdeki şairlerin hepsi papyonlu."
(syf 16)
4. "Sence bu yarasa seni çok seviyor mu?"
"Sevmez olur mu...""Yürekten mi seviyor?"
"Kesinlikle."
"Öyleyse geleceğine emin olabilirsin. Biraz gecikebilir,ama bir gün mutlaka seni bulacaktır."
(syf 36)
5. "Neden ders alıp benim gibi yapmıyorsun?"
"Ne yapıyorsun ki?""Hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına uğramıyorum."
(syf 46)
6. "Ağlama yavrum. Böyle duygusal bir çocuk olursan hayatta daha çok ağlarsın..."
(syf 58)
7. ‘’Neyi bekliyoruz, Zeze?’’
‘’Gökyüzünden güzeller güzeli bir bulutun geçmesini.’’
(syf 67)
8. "Annemin karaltısı sokağın köşesinde belirdi. Kesinlikle oydu. Dünyada kimse ona benzemezdi."
(syf 73)
9. "Sokağımızda her türlü hava görülürdü. Bilye havası. Topaç havası. Sinema yıldızı kartı biriktirme havası. En güzeli de uçurtma havasıydı."
(syf 102)
10. "Bilesin ki kalbimiz kocaman olduğu sürece sevdiğimiz her şey içine sığar."
(syf 120)
11. Gloria hayallerime ne olduğunu soruyordu.
"Artık yoklar. Uzaklara gittiler..."
(syf 141)
12. "Evet, öldüreceğim. Çoktan başladım bile. Öldürmek derken öyle Buck Jones'un tabancasını alıp dan diye öldürmeyi kastetmiyorum. Öyle değil. Kastettiğim onu kalbimde öldürmek. İyiliğini istemekten vazgeçmek. Derken bir gün ölüp gidecek."
(syf 146)
13. “Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.”
(syf 157)
14. “Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.”
(syf 169)
15. "Bir şeylere inanmaya hazır olmadıkça her şeye baştan başlamak zordu."
(syf 179)
16. "En iyisi hayallerini olabildiğince korumaktı."
(syf 179)
17. "Çünkü şefkat olmayınca hayatın pek değeri kalmıyor."
(syf 180)
Şeker Portakalı - Jose Mauro De Vasconcelos
Can Yayınları
Yorumlar
Yorum Gönder