Ana içeriğe atla

Şiir/ Tagore - Hayata Dair


"Düşünüyorum da 
sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek... 
Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi 
nahif yönlerimizin keşfedilmesi cesaretsizliğimizin anlaşılması 
korkularımızın paylaşılması 
sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.

Kabuklarımızın altında
kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız... 
Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, 
kalkanlarımızın ardında. 
Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden. 
İstiridyeler, deniz minareleri, midyeler. 
Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.

Sahi koruyor mu bizi bu çatlamamış sert kabuk? 
Kimse incitemiyor mu duygularımızı,
inançlarımızı, benliğimizi? 
Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize?

Hissettiklerimizi gölgeliyor, 
yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi? 
Duygularımızı bastırıyor, 
el ele tutuşmamızı engelliyor mu? 
Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve 
bir yıldız kadar parlak. 
Ne çıkar ateşböceği sansalar beni?

Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin 
o uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna 
el kaldırmaya kıyamaz. 
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.

O da çözülecek belki. 
Samimi ve güvenliksiz, 
silahsız biriyle göz göze gelince.

Oysa bir görebilsek bunu. 
Kalmadı böyle insanlar demesek. 
Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak. Kırılmaktan korkmasak. 
İncinsek, yaralansak. 
Ne olur bir darbe daha alsak. 
Yeniden açsak kendimizi, atabilsek o kabuğu. Denesek. Risk alsak. Yanılsak. Fark etmez.

Tekrar tekrar bıkmadan denesek. 
Ve kucaklaşsak yeniden. 
Tıpkı eskisi gibi. 
Ne olduğunu anlayamadığımız 
o on beş yıldan öncesi gibi. 
O zaman fark edeceğiz. 
Ne kadar özlediğimizi birbirimizi. 
Neler biriktirdiğimizi kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi.

Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa. 
Vakit az, paylaşmak, sarılmak için. 
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır. 
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım. Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan. 
Ve koşullar bir türlü düzelmeyen. 
Sevgiye çok ihtiyacımız var.

Ufukta kara bir kış görünüyor. 
Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri. Kırın o sert, o ağır kabuklarınızı. 
Kurtulun bu yükten. 
Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize. 
Yalnızlığa mahkûm ediyor bizleri. 
Hem hepimiz bir yıldızız. 
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi?”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tutunamayanlar - Oğuz Atay Kitabından Alıntılar

 1.   "Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu." (syf 31) 2. "İnsanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor." (syf 32) 3. "Bir cümle kaldı yalnız aklında: ''Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.'' (syf 36) 4. "Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra; vücudun her parçasında, başlangıçta bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, dokunmanın mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutuverir insan." (syf 36) 5. “Karı-kocanın birbirleriyle ve çevreleriyle durmadan yarışmasını anlamıyorum." (syf 36) 6.  "Kötülükten ancak kötülük çıkar. Bayağılık insan ruhunu öldürür." (syf 77) 7. "Sınıfta tahtaya kalktığım zaman, gene, şiirleri en iyi ben okuyordum; çünkü öğrenmiştim en çok bağıranın en iyi şiir okumuş sayıldığını. Ve öğretmenimin bu zayıf tarafını keşfeden tek akıllı öğrenciydim." (syf 77) 8. “Vazgeçiyorum, bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum; beni

Aşka Dair Nesirler - Ümit Yaşar Oğuzcan / 65 Alıntı

1. "Birazdan güneş doğacak Doludizgin atlılar geçecek yüreğimden Seni düşüneceğim." (syf 5) 2.  "Bir yeşil elbisen vardı Bir siyah ayakkabın vardı Bir gözlerin vardı Bir dudakların vardı Bir sen vardın Ama ben yoktum o sokakta." (syf 12) 3. " Tut ki ben beyazpeynirim ben zeytinim Al Ekmeğine katık et beni." (syf 11) 4.  "Kapılara sığmıyor umutsuzluğum." (syf 14) 5.  "Tanyerinde unuttuk gözlerimizi." (syf 18) 6.  "Yaşamaksa sensiz mümkün değil." (syf 19) 7.  "Birazdan gece olacak Ağır kılıçlar parçalayacak yüreğimi Pis bir koku gibi çökecek üstüme yalnızlığım." (syf 19) 8.  "Senin yeşilinde unuttum siyahlığımı." (syf 25) 9.  "Git diyorsun   Nereye gideyim  Ümitlerim ne olacak  Bunca şiirleri kim söyleyecek sana  Kim anlatacak dünyaya sığmayan güzelliğini." (syf 33) 10.  "Sevebildiğim kadar insanım ben."

İnsanın Acısını İnsan Alır - Şükrü Erbaş / Alıntılar

1.  "Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte...İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık." (syf 110) 2. “Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık,yüzün her bulutlandığında. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış,bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine.” (syf 7) 3.  "Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden iş