1. "Kimsenin kendine ait bir zamanı yok. Kimsenin kendi acısı yok, rüyası yok, arzusu yok. Herkes koronun en ortasında en yüksek sesi çıkarmak için çırpınıyor. Oraya nasıl geldiğini bilmiyor. Oradan nereye gideceğini bilmiyor. Kalabalıkla birlikte o da bağırıyor. Tek zamana indirgenmiş bir bellek. Eğreti. Anlamsız."
(syf 7)
2. "Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil.”
(syf 9)
3. "İnsan boylu boyunca bir hastalık. İnsan korku. İnsan yıkım. İhtiraslarının külü insan. İnanmıyorsun artık. Anlamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun!"
(syf 10)
4. "Yalnızlık taşa çevirir yüreği, diyemedin.İnsan sevmezse dünya bir yaşama cezasından başka nedir ki, diyemedin. Her vazgeçişte gövdemiz biraz daha uzaklaşır bizden, diyemedin. İnsan bütün acılardan sadece bir sevgi sözüyle döner dünyaya, diyemedin."
(syf 10)
5. "Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Ölümün, yaşarken hüküm sürmesi insanda."
(syf 10)
6. "Dünyanın en büyük yalnızlığının insan olduğunu elbette ben de biliyorum!"
(syf 11)
7. "İnsan unutmanın sularını geçti. Kimse kimseyi hatırlamıyor. Anlamını bir gün bile düşünmedikleri bir kalabalık yetiyor herkese. Toprağı ölü bir huzurla değiştiler. Gökyüzünü can sıkıntısıyla değiştiler. Arzuyu pişmanlıkla değiştiler. Kimse bir başkasına misafir olmuyor. Acı bitti. Zaman yok. Gönül soğuk. Sevme korkusu öyle kötürüm etti ki herkesi, yalnızlıktan bunalan insan, dönüp yine kendi yalnızlığına sığınıyor. "
(syf 12)
8. "İnsanları yaraları da birleştiremezse daha ne birleştirir, değil mi? Öyle bir uzaklaşma ki kendimizden, öyle bir yabancılaşma, uykularımız bile bizi iyileştirmiyor artık."
(syf 13)
9. "Kendi yaramızın başkasında kanadığını göre göre sadece kendi yaramıza inandık. Başkası, adı üstünde başkasıydı işte. Oysa bizim ilk hayat bilgimiz merhamet duygusuydu. İnsanın acılarıyla insan olduğuydu, insanın haysiyetiyle insan olduğuydu ve insanları birbirine bağlayacak olan en güçlü, en soylu duyguydu acı."
(syf 13)
10. "Geçmişin nasıl büyük bir mezarlık olduğunu kitaplardan önce hece taşları söylüyor bize."
(syf 14)
11. "Dünyanın bütün coğrafyalarının en onurlu yolculuklarından birisidir şiirle yapılan yolculuk. İnsanı aşkla yüceltir. İnsanı her türlü zorbalığa karşı insan olmanın erdemiyle yüceltir."
(syf 15)
12. "İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor
Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında.
Korku, dedi. Bilmek korkusu
Anlamak korkusu. Yaşamak korkusu."
(syf 17)
13. "Bana öyle geliyor ki biz bütün rengimizi sevgiden ve sevgisizlikten alıyoruz."
(syf 20)
14. "İnsan sevgisizlikten geliyor sevgiye sanırım."
(syf 21)
15. "Ruhun çöküntüsü deselerdi, hiç düşünmeden, utanç yitimi, derdim. Bundan sonrası artık kolay. Acımasızlığı bir erdem olarak yaşamaya başlıyorsunuz. Sizi insanların hizasında tutacak değer duygusunu ellerinizle kalbinizden söküp attığınız için sizden başka kimse kalmıyor dünyada. Kalsa da sadece bir küçümseme hazzı, bir can sıkıntısı olarak var insanlar hayatınızda."
(syf 25)
16. "Keder çürütür, dedi. Dünyayı yalnızlığa çevirir. Sesler yerlerin altına çekilir. Ağaçlar şarkısını unutur. İnsan, sözüyle boğulur."
(syf 27)
17. "Keder, kayıp zamandır. Kayıp insandır. Küçümsenmiş içtenliktir. Camlarda kaybolan çocuklardır. Sevinciyle incinmiş güzelliktir. Keder o eski sözlerdir. Seslerin asılı kaldığı boşluktur. Ölgün bir hatıradır. Susmaktır. Uzakların kirpiklerde çırpınıp durmasıdır. Bütün sabahların bir sonsuz akşama dönmesidir."
(syf 27)
18. "İyimser bir gökyüzü altında, dünyanın bizimle ağlamasıdır keder."
(syf 27)
19. "Keder yücedir, dedim. Bencil değildir. Kimseyi incitmez. Başka acıları öğretir bize. Ana rahmimizin soluğudur. Hayalhanemizin beşiğidir. Dilimizin gülüdür, yaprağıdır. Varoluşumuzun ince bilgisidir. Sevginin ilk hecesidir. İnsanın insana inanmasıdır."
(syf 27)
20. "Yağmur, yağmur, yağmur...
Sen geliyorsun. Yol sensin. Işık sensin.
Yağmuru güzelleştiren zülüfler sensin.
Kaldırımlarda terleyen zamanlar sensin.
Kediler yol veriyor, ıhlamurlar dallarını topluyor
Bir çocuk bisikletini unuttu, yağmuru unuttu
Bir kadın üç kez döndü, üç kez kendi ayağına bastı.
Sen geliyorsun. Kalbim boğulacak. Hasret sensin.
Bütün kapılar kavuşma. Bütün sokaklar müjde
Geleceksin. Yağmur yağacak. Ben ağlayacağım."
(syf 30)
21. "Türkü söylemeyi bilmeseydik ne yapardık bilmiyorum."
(syf 34)
22. "Ağaçlar çiçek açmasaydı. Kar, sonsuzluğun fotoğrafını avlularımıza sermeseydi. Rüzgâr dağları evlerin içine getirmeseydi. Yağmur sararan otları gökyüzü ile boyamasaydı. bir başka yalnız olmasaydı yanımızda. Gece, üstümüzü merhametle örtmeseydi. Irmakların sesini duymasaydık ne yapardık bilmiyorum."
(syf 34)
23. "İnsanın acısını sevmesi için dünyaya ait bir tutamağa ihtiyacı oluyor."
(syf 35)
24. "Ağlamayı bilmeseydik nasıl yaşardık bilmiyorum."
(syf 35)
25. "İnsan bütün hayatını, sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım."
(syf 36)
26. "İnsan, yaşlandıkça yaralanmaya öyle açık hale geliyor ki bir gülüşü bile kaldıracak gücü kalmıyor."
(syf 36)
27. "Daha çok geçmişten konuşuruz. Gelecek bizim için acıklı bir zaman artık. Bugünü dersen, yılgınlık gibi bir şey, neyini konuşacaksın. İçindesin işte!"
(syf 36)
28. "Güzellik, kinden doğmaz. Anlamak, nefretten doğmaz. Hiçbir büyük düşünce, hiçbir küçük akıldan doğmaz."
(syf 39)
29. "Şiir, aklı incitmeden cana geçen olgun manadır."
Fuzuli
30. "Ömür Hanım’la Güz Konuşmaları... 1983 yılında, kendi içimden çıkarıp dünyanın ortasına bıraktığım; kendimi, bir başkasıymış gibi kendime anlattığım; yalnızlığımı, yine kendi yalnızlığımla ete kemiğe büründürdüğüm bir varoluş acısıdır. Uçsuz bucaksız bir kalabalığın sokaklardan evlere değil de, canımdan sokaklara çekildiği bir büyük şehir korkusudur, kederidir, üşümesidir."
(syf 45)
31. "Hayat, insanın bütün yaşadıklarını şaşkınlığa çeviriyor, hayranlığa çeviriyor, unutma masalına çeviriyor, anlamanın azabına çeviriyor."
(syf 46)
32. "Bazı duygular söze gelmiyor. Söylemekle anlaşılmıyor. Kalbimizdeki boğuntu biraz daha ağırlaşıyor. Bizi, gerçeğimize biraz daha gömüyor. Dilsiz çana çeviriyor."
(syf 46)
33. "İnsanın sözden başka yaşayacağı bir yeri yok dünyada, bilirim. İnsan, kabul etmekle dönüştürmek arasında bir gergin iptir, bilirim."
(syf 48)
34. "Bellek bizim hem ödülümüz hem cezamızdır."
(syf 49)
35. "Hayal, yaşamın elifiyse, gerçek, büyümenin ve güzelliğin bütün harfleri oluyor."
(syf 51)
36. "Sözümüzün insanlara ulaşması, onlara dokunması, onlarda bir duyarlılık oluşturması, bir yankı bulması için, insanların bizim hayatımızda bir varlığı, karşılığı, derdi, değeri olması gerekir. Kısaca, hayatımızın başka hayatlardan oluşması gerekir."
(syf 53)
37. "Tutku, insanın yoksunluklarından yarattığı en yapıcı, en yıkıcı yaşama arzusudur, tek yaşama nişanıdır. Yazmaktan aşka, bir tutkumuz yoksa ne yaşamak sevinç verir bize ne ölüm acı verir. Şarkımız olmaz. Sokağımız olmaz. Sokağımız olmaz. Yıldızımız olmaz. Mutsuzluğumuz olmaz. Yalnızlığımız bile olmaz."
(syf 55)
38. "Kimsenin kendinden bir dize bulmadığı ya da bir dize eklemediği bir şiir, şairini yutan bir boşluktur."
(syf 60)
39. Bir gün, ”sildim pişmanlığı payıma düşen hayattan” dedim. O günden sonra kusurlarımı sevmeyi öğrendim.
(syf 93)
40. “İnsan bazen yalnızlığını başkasıyla gezdirir
bazen de başkasında gezer yalnızlığıyla
hem insan yaşarken sudan
severken yalnızlıktan başka nedir?”
Haydar Ergülen
41. "Toplansın başucuma bütün dilenciler
Bir dilim ekmek lezzetinden bahsedelim."
Fazıl Hüsnü Dağlarca
42. "İnsan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. Kızmamalısın. Darılmamalısın eğer bir kardeşlik varsa aranızda. Sevgi, hoşgörü takıntıları da değil. Bir elmanın kırmızı olması, bir gülün öyle kokması, bir derdin halledilmesinin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da."
Küçük İskender
Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya - Şükrü Erbaş
Kırmızı Kedi Yayınevi
Yorumlar
Yorum Gönder