1. "Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu."
(syf 31)
2. "İnsanlar düşüncelerimize uygun biçimler almıyor."
(syf 32)
3. "Bir cümle kaldı yalnız aklında: ''Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.''
(syf 36)
4. "Öğrendikten sonra, bütün zorluklar geride kaldıktan sonra; vücudun her parçasında, başlangıçta bu makine kadar kör ve inatçı olan direnmenin yumuşadığını, dokunmanın mümkün olduğunu gördüğü zaman, yazık ki geçiş süresini unutuverir insan."
(syf 36)
5. “Karı-kocanın birbirleriyle ve çevreleriyle durmadan yarışmasını anlamıyorum."
(syf 36)
6. "Kötülükten ancak kötülük çıkar. Bayağılık insan ruhunu öldürür."
(syf 77)
7. "Sınıfta tahtaya kalktığım zaman, gene, şiirleri en iyi ben okuyordum; çünkü öğrenmiştim en çok bağıranın en iyi şiir okumuş sayıldığını. Ve öğretmenimin bu zayıf tarafını keşfeden tek akıllı öğrenciydim."
(syf 77)
8. “Vazgeçiyorum, bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum; beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye.”
(syf 92)
9. "Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez."
(syf 94)
10. "Kendi sorunlarını çözemeyen bir kişinin, kusurlarının acısını başkalarına çektirmeye hakkı yoktur."
(syf 95)
11. "Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim," dedi: "Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
(syf 113)
12. "Sevgisiz bir hayat çöl gelir bize."
(syf 134)
13. "İnsan, hareketlerine engel olabilirdi; fakat düşüncelerini nasıl durdurabilirdi?"
(syf 154)
14. "İnsan kaldırımın ortasında kararsız durursa, ya ateş isterler ya da adres sorarlar. Başka bir şey sormazlar."
(syf 245)
15. "İnanarak dinlememizi güçleştiriyorlar. İnsan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz."
(syf 254)
16. "Ben, seni görür görmez anlamıştım: bütün kaygısız görünüşünün altında, duygulu, içine kapanık bir insan olduğunu. Bunu beğendim işte."
(syf 259)
17. "Her şeyi duyuyoruz, hiç bir şeyi bilemiyoruz Olric."
(syf 277)
18. "Küçük şeylerden mutlu olmasını bilmelisin. Küçük sevinçler, büyük atılışlara yardım eder."
(syf 290)
19. "Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum."
(syf 290)
20. "Gülümseyeceksin, bekleyeceksin.. ve hiç bir zaman ümide kapılmaycaksın."
(syf 292)
21. “Aslında, kimse, kafasındaki hayallerle kimseyi bir yere götüremez kardeşim Selim! Belki biz, seninle ben, kafamızdaki hürriyetle bir yerlere gidebilirdik. Giderdik de!”
(syf 297)
22. "Düşünmek yürüme içgüdüsüne engel oluyor."
(syf 314)
23. “Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire: “Buraya kadar!” dediler. Oysa bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin."
(syf 321)
24. "Yeni bir dünya var anlıyor musun Olric. Her şeyi geride bırakmak gerekiyor. Bir sabah kalkacaksın, arkana bakmadan..."
(syf 348)
25. "Her gün yeni baştan yaşamak mümkün olacak mı dersin?Bir gün öncesine korkak bir bezirgânlıkla sarılmadan yaşayabilecek miyiz?Yoksa, yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız?Yaşarsak göreceğiz Olric.Yaşamaktan korkmazsak göreceğiz."
(syf 350)
26. "Demek konuşmadım, içimden geçirdim sadece. Özür dilerim: bu günlerde ikisini biraz karıştırıyorum da."
(syf 355)
27. "Bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz Olric? Cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız?"
(syf 357)
28. "Kitaplara ithaflar yazmak, beğenilen satırların altını çizmek, sayfaların kenarına düşüncelerini yazmak Selim'e kendini ele vermek, insanların ortasında çırılçıplak kalmak gibi geliyordu."
(syf 367)
29. "Kitaplarla ve onların yazarlarıyla birlikte yaşıyorum. Önsözlerle yaşıyorum. Hiçbir yazar şaşırtmıyor beni: Çünkü hayatlarını sonuna kadar biliyorum. Gerçek dediğiniz dünyadaysa kimin ne yapacağı belli değil. Her gün şaşırtıyorlar beni. Yazarlarımla yaşamak daha kolay."
(syf 370)
30. "Onları öfkeme layık bulmuyorum. Öfkem bana ait bir şey. Yakın hissetmediğim birine nasıl gösteririm onu."
(syf 371)
31. "Şehrin üstüne çirkinlik yığınları çökmüştü. İçinde herkesin küçük bir payı olan çirkinlikler."
(syf 379)
32. "Beni ya şımartın, ya da kapı dışarı edin! Yarı içtenliğe dayanmam zor benim.”
(syf 384)
33. "Hafiftim, güzeldim, rüya gibiydim; bakmasını bilmedi."
(syf 387)
34. "İlk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. Oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. Bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için uğraşır. Birlikte yapılan her yeni hareket de, istenmediği halde bu büyüyü geri getirir: insana yeni bir fırsat verir."
(syf 391)
35. "Özellikle, yazarın ilk kitaplarında çektikleri güçlüklerle yakından ilgilenirdi. 'Hayatlarının bu bölümlerini kendi yaşantıma çok uygun buluyorum Esat Ağabey. Sonra, beni yarı yolda bırakıp gidiyorlar. Bu başarısız yılların hikayesine kendimi öyle kaptırıyorum ki, unutuyorum sonradan meşhur olduklarını; onlara, dolayısıyla kendime acıyorum. Başarıdan sonra sevimsiz oluyorlar. Ne yaptıklarını anlatmaya başlıyorlar uzun uzun. Sevmiyorum onları.'"
(syf 393)
36. "Bir anlam aramamalı. Anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur."
(syf 403)
37. "Benim de herkes gibi kaygısız, sevinç dolu bir yaşantıya hakkım yok mu? diye soruyorum. Ben de herkes gibi günlük sevinçlerin, heyecanların akışına kapılıp gidemez miyim? Neden olaylar, benim üzerimde silinmez izler bırakıyor?"
(syf 414)
38. "Büyük bir karışıklık ve belirsizlik seziyorum. Yaşantılarıma verdiğim eski anlamlar, birer birer kaçıyor. Yeni anlamlar veremiyorum kelimelere."
(syf 417)
39. "Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok."
(syf 425)
40. "Öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım...Herkes istediği kadar koşsun. Beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur.”
(syf 425)
41. "Felsefe kitapları okumayı denedi. Bir süre sonra, iki kere ikinin dört olduğundan kuşkulanmağa başladığı için bıraktı."
(syf 437)
42. "Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım."
(syf 447)
43. "Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım."
(syf 460)
44. "Benim gibi okusaydınız kirli sokakları yosunlu duvarları çarpık taşlı binaları severdiniz tanışmadan severdiniz insanları onları birbirine benzemedikleri halde bir yanlarıyla derinde bir yerde aynı olduklarını görürdünüz."
(syf 472)
45. "Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim."
(syf 473)
46. "Cennet insanların birbirini dinlemeleri demektir, birbirlerini anlamaları, birbirlerinin farkında olmaları demektir."
(syf 510)
47. "Yaşamak artık beni yoruyor önemli bir olay yaşamadan sadece yaşamak bile yordu beni insanlarla birlikte olmak onların sözlerine cevap vermek nasılsınız demek içeri girerken merhaba ayrılırken hoş çakalın gene görüşürüz demek konuşmaları izlemek ne demek istedi acaba söylediğimi anladı mı ne demek istedi acaba yanlış bir şey mi yaptım acaba söylediğini anladım mı o kadar çok insan var ki o kadar çok olay birden oluyor ki birini izlemek isterken başkasını kaçırıyorum birini duyarken ötekini görmüyorum yetişemiyorum."
(syf 519)
48. "Yaşamak aynı zamanda yaşadıklarını hatırlamak demektir hatırladıkça bunalıyorum..."
(syf 519)
49. "Kötü hatıralar insanın aklından kelime olarak çıksalar bile görüntü olarak kalırlar."
(syf 533)
50. "Artık yaşamak istemiyorum Olric. Onların istediği gibi yaşamak istemiyorum."
(syf 541)
51. "Düşünmek, hayatı ne karmaşık bir biçime sokuyor. Bu telaş içinde bekleneni veremiyorum. Her gün açıklanamayanlar biraz daha artıyor. Tarifi güç bir yorgunluk geliyor üstüme."
(syf 553)
52. "Hayat tehlikelerle dolu. Fakat yanlış yollardan her zaman dönülebilir. Yeter ki insan, kendisine verilen fırsatı zamanında kullanabilsin."
(syf 554)
53. "Bana çiçeklerin adlarını kim öğretecek Olric?"
(syf 572)
54. "Bir yerde durup kahvaltı edelim Olric. Hususi arabaların henüz şımartmadığı bir yer olsun."
(syf 570)
55. "Hiçbir şeye gerektiğinden fazla önem vermemeli; gerekeni öğrendik, bu kadarı yeter bize."
(syf 568)
56. "Kitapçı dükkânlarının özel bir kokusu vardır Olric: nevi şahsına münhasır derler eskiler, işte ondan."
(syf 575)
57. “Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel bir itina isteyen varlıklardır."
(syf 576)
58. "Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık."
(syf 579)
59. "Büyük bir yorgunluk duyuyorum: yılların yorgunluğu. Okuyamıyorum, düşünemiyorum."
(syf 594)
60. "Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
(syf 594)
61. "Bu sabah uyandığım zaman, gecenin sıkıntısı üzerimden kalkmamıştı. Demek ölüm bu, diye düşünüyordum. Sabahları uyandığımda sevinemiyorum. Gecenin sıkıntısı, öğleye kadar sürdüğü için, sabahın verdiği dirliği yaşayamıyorum. Öğleden sonra da akşamın hüznü çöküyor."
(syf 595)
62. "Az kalsın, kitap okuyamamak şeklinde ortaya çıkan bir hastalık var mı diye soracaktım ona. Allahtan hemen vazgeçtim."
(syf 597)
63. "Kimse, karşısındakinin parçalanışını görmek istemiyor."
(syf 603)
64. "Neden bana yaşamasını öğretmediler? Neden bana, bizden bu kadar gerisini sen bulup çıkaracaksın dedikleri zaman isyan etmedim? Hayata atılmak gibi bir çılgınlığı nasıl yaptım? İnsanların dünyasına atılmayı nasıl göze aldım? "
(syf 607)
65. "İnsanların en verimli olduğu çağda tükendim. Her anı, ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdiğim için çabuk yoruldum."
(syf 607)
66. "Beni kötü yetiştirdiler. Annem de, babam da bana gerekli eğitimi vermediler. Yaşamak için demek istiyorum. Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu, bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler. Ben de kolayca razı oldum bana öğretilen bu yanlışlara. İnsan, kendi bulurmuş doğru yolu. Ben bulamazdım."
(syf 611)
67. “Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da, anormal dediler.”
(syf 612)
68. "En kötüsü, hayır demeyi öğrenemedim. Yemeğe kal, dediler: kaldım. Oysa, kalınmaz. Onlar biraz ısrar ederler; sen biraz nazlanırsın. Sonunda kalkıp gidilir. Her söylenileni ciddiye almak yok mu, şu sözünün eri olmak yok mu; bitirdi, yıktı beni."
(syf 626)
69. “Kusura bakma dostum: ruhum kapanık. Dertleşmenin mümkünü yok. Sonra pişman olur insan: içimdekilerini dağa taşa söyleseydim diye. İnsanı inatçı yapan güçsüzlük bu.”
(syf 628)
70. “Kimsenin yaşantısını beğenmedim; kendime uygun bir yaşantı da bulamadım.”
(syf 666)
71. "Belki de anlatmaya çalıştın birilerine. Kim bilir? Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün."
(syf 89)
72. "Ne kadar acıyorum kendime; bu yüzden başkalarına acımaya fırsat bulamıyorum. Bütün acımamı kendime harcadım."
(syf 671)
73. "Hiç bitmeyecek yarım yamalak yaşantıların özlemi var içimde."
(syf 684)
74. "İnsanın, kendisi gibi olmak istemediği zamanlar da varmış."
(syf 689)
75. "İnsanlar arasında alışılmış yollar dışında bir anlaşma aracı bulunamaz mıydı? Bulunamazdı."
(syf 691)
76. "Korku, mantıktan anlamıyordu."
(syf 702)
77. "Kimse onun üstüne düşmedi. Üstüne düşülmesinden çok hoşlanırdı. Bilemediler."
(syf 708)
78. “Bütünüyle unutulmaya kimsenin gücü yetmiyor. Bir duvarda iki satır yazı, bir albümde soluk bir resim, bir hafızada silik bir hayal olarak kalıyor istemese de. Bütünüyle unutulmak gibi acıklı bir oyuna kimsenin yüreği dayanamıyor.”
(syf 719)
Tutunamayanlar - Oğuz Atay
İletişim Yayınları
Yorumlar
Yorum Gönder